Çok eskilerde Şiran’ın Telme Köyü’nün dağlarında “Dağ keçileri” yaşarmış.Köyden bir avcı, bu hayvanlara rahat yüzü göstermezmiş.Bazen üç-beş gün dağda kaldığı olurmuş ama avsız dağ dönmezmiş.Vurduğu keçiler çoğunlukla küçük olurmuş ve avını her zaman sırtına alır hiç bırakmadan ve dinlenmeden köye kadar getirirmiş.Onun geldiğini duyan komşuları toplanır hem kendisini şişirirlermiş hem de getirdiği avı şiş yapıp yerlermiş.Yine bizimki ava gitmiş üç gün, dört gün olmuş gelmemiş herkes, merak ediyormuş hatta aramaya çıkalım diyenler bile olmuş, sonunda aramaya karar vermişler ve yola çıkmışlar iki koldan gidiyorlarmış köyün başında büyük yayla tarafına gidenler ne görsünler avcı, kocaman bir keçi vurmuş, keçinin boynuzları bir metreden fazla kendiside camuş yavrusu kadar bizim avcı, keçinin ayaklarından tutmuş sürüterek getiriyor.Keçinin boynuzları çok büyük olduğundan çalıya taşa takılıyor zor çekiliyormuş avcıya demişler;-Ula gardaş bu hayvanı kafa tarafından tutup çeksen daha kolay olurdu bu kadar yorulmazdın.Avcı cevap veriyor;-Yaav arkadaşlar onu da denedim fakat çektikçe köyden uzaklaştığımı fark ettim de öyle çekmekten vazgeçtim.Berikiler gülmekten kırılmışlar!!!!!!!